Bağımlı kişilik bozukluğu, kişilik bozukluğunun türlerinden biri olurken, aynı zamanda psikolojik problemdir. “Çevresindekilerin kendisini terk edeceği korkusuna kapılmasına neden olabilecek seviyede başkalarına bağımlı olarak yaşama durumu” şeklinde tanımlanan bağımlı kişilik bozukluğu, günümüzde en çok rastlanan kişilik bozukluğu türlerinden biridir.
Bağımlı Kişilik Bozukluğu Nedir?
Boğucu olabilecek derece başkalarına muhtaç ve bağımlı olarak yaşama, yalnız kalamama, bireysel olarak sorumluluk üstlenememe, takıntılı olabilecek seviyede terk edilme korkusu olarak ifade edilen bağımlı kişilik bozukluğu, bugünlerde en sık karşılaşılan psikolojik problemler arasında yer almaktadır. Oldukça yaygın belirtilerinin görülmesine karşın tedavisi oldukça zor olan bu problem, kolay bir şekilde tespit edilemediği gibi, kolay bir şekilde tedavi de edilemiyor.
Diğer pek çok psikolojik rahatsızlıkta olduğu üzere bağımlı kişilik bozukluğunda da hasta eşsiz olması ile bilinmektedir. Bazı kişilerde depresyon, anksiyete ya da çekingen kişilik bozukluğu gibi komplikasyonlar ile beraber görülmesi mümkün olan bu rahatsızlık, hem terapi, hem de ilaç tedavisi ile beraber tedavi edilmektedir. Özellikle psikolog tarafından yürütülecek olan bilişsel – davranışsal terapi sayesinde hastanın karar verememe, inanç ve bu gibi durumların odaklanılırken, psikiyatrist tarafından yürütülecek olan ilaç tedavisinde de hastanın sakinleşmesi sağlanmaktadır. Ancak ilk aşamada ilaç tedavisi değil, terapi yöntemine başvurulmalıdır.
Öte yandan bağımlı kişilik bozukluğu olan hastaların yakınlarının ve çevresinin desteği de, tedavi sürecinde oldukça önemlidir. Pek çok psikolog ve psikiyatriste göre bu gibi yakın ilişkiler, hastalığın tedavisinde üçüncü bir etkendir.
Bağımlı Kişilik Bozukluğu Nedenleri
Bağımlı kişilik bozukluğu nedenlerinin neler olduğu hakkında pek bir bilgi bulunmamaktadır. Daha çok araştırma ve gözlem gerektiren bağımlı kişilik bozukluğu nedenleri, genellikle bireyin çocukluk ya da ergenlik dönemine dayandığı tahmin edilmektedir. Örneğin; çocukluk ya da ergenlik döneminde ebeveyninden biri ya da her ikisinden ayrılan çocuklarda, yaşamış olduğu kaygı bozuklukları, travmalar ve bu gibi durumlar nedeniyle ileriki yaşlarında bağımlı kişilik bozukluğu görülebilmektedir.
Bağımlı kişilik bozukluğu genel nüfusun yüzde 2’sinde görülürken, kadınlarda, erkeklere kıyasla daha sık rastlandığı tespit edilmiştir. Bunun nedeni ise bazı toplumlarda cinsiyet, dil, ırk, ya da rol gibi faktörler ve kadınların erkeklere göre daha hassas bir yapıya sahip olmasıdır.
Bağımlı Kişilik Bozukluğu Belirtileri
Bağımlı kişilik bozukluğu belirtilerinin ilki, bireyin bir başkasına aşırı derecede bağlı olması, sevdiklerinin kendisini terk edeceğinden korkması ve bir başkasından öğüt ya da destek almaması durumunda karar vermemesidir. Öte yandan sorumluluk alabilmek adına başkalarına gereksinim duyması, desteğin kaybetmesi ya da kabul görülmeyeceği korkusuyla farklı görüşleri olduğunu açıklamaktan korkması, başkalarının bakım ve desteğini kazanabilmek adına hoş olmayacak davranışlarda bulunabilecek kadar aşırıya kaçması ve bunun gibi pek çok durum, bağımlı kişilik bozukluğu belirtileri arasında yer almaktadır.
Bağımlı kişilik bozukluğu olanların karakteristik özelliklerine bakılacak olursa; yalnız kalamama, takıntılı derecede yalnız kalma ve terk edilme korkusu, sorumluluk üstlenememe ya da erteleme, aşırı derecede pasiflik, ilişkilerde ayrılık ile mücadele edememe, eleştirileri kaldıramama ve yüzleşememe, kişiler arası ilişkilerde pasif kalma ve girişimlerde bulunamama gibi durumlar, en belirgin karakteristik özelliklerdendir.