Anksiyete Nedir? Yürüyüş yolundaki bir yılan, yüzünüze doğrultulan bir silah ya da sağlığınıza yönelik herhangi bir doğrudan tehdit, savaş ya da kaç diye tabir ettiğimiz tepkinizi tetikleyecektir. Bu gerçekleştiğinde, sempatik sinir sistemi başta adrenalin ve epinefrin olmak üzere bir dizi hormon salgılar. Bu stres hormonları çok hızlı bir şekilde vücudunuzda kan basıncının ve kalp atış hızının artması, sindirimin yavaşlaması, tünel görüşü, titreme ve kas gerginliğinin artması gibi bir dizi değişikliğe neden olur. Tüm bunlar sizi tehlikeye karşı tam gaz fiziksel bir tepki vermeye hazırlar. Bu değişiklikler bir anda bir araya gelerek hayatta kalmaya yönelik bir odaklanma yaratır.

Kaygı durumu oluştuğunda (yılan veya silah durumunda olduğu gibi) bu fizyolojik tepki normaldir, çünkü bizi potansiyel tehdide yanıt vermeye hazırlar. Algılanan tehlike yaşamı tehdit etmese bile, kaygı yine de yararlı olabilir. Örneğin, bir öğrencinin tıp fakültesine kabul edilmesi için bir sınavda belirli bir puan alması gerekebilir. Kaygısı onu çalışmaya, sınava hazırlık kursuna gitmeye ve deneme sınavlarına önemli ölçüde zaman ayırmaya motive eder.

Başarısızlık korkusu ona enerji verebilir ve önündeki zorlu çalışma için odaklanmasını sağlayabilir. Ya da yoğun bir otoyolda araba kullanan bir kişi, yanındaki şeritte birinin çığlık atarak durduğunu gördüğünde aniden kalp atış hızında ve kan akışında artış yaşar. Kalp atış hızındaki ani artış onu harekete hazırlar, böylece gerekirse güvenli bir yere doğru yönelebilir. Bu tür kaygı tepkileri hayatımızı kurtarmıyor olabilir, ancak uyum sağlayıcıdır ve işlerin sorunsuz yürümesini sağlar.

Kaygı, bir kişinin savaş ya da kaç tepkisi, fiziksel ya da başka bir şekilde tehdit edici olmayan ipuçları tarafından tetiklendiğinde bir sorun haline gelir. Örneğin, testler tıbbi bir problem olmadığını göstermiş olsa bile sağlığı hakkında takıntılı bir şekilde endişelenen kişi. Bu kişi düşünce olarak etrafındaki insanlarla birlikte olamamaktadır çünkü sürekli olarak tıbbi olarak neler olabileceği ya da olamayacağı ile meşguldür. Ya da umumi tuvaletleri kullanmaktan korkan ve sonunda bu korkuyla yüzleşmek zorunda kalmamak için tüm iş seyahatlerinden kaçınan kişiyi ele alalım. Eğer seyahat etmek iş için gerekliyse, bu kişinin kariyeri özünde mantıksız olan bir korku yüzünden sınırlanacak ya da sona erecektir.

Anksiyete sadece etrafımızda olan şeylere aşırı tepki verme sorunu değildir; anksiyete tepkimiz sadece zihnimizde var olan şeyler tarafından tetiklenebilir. Bu durum, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek olan keşkeler ve en kötü durum senaryoları hakkında endişelendiğimizde ve bunları öngördüğümüzde ortaya çıkar. Kendini güvensiz hisseden ve sosyal olarak yanlış bir şey yapma ve utanma olasılığı hakkında durmaksızın endişelenen kişiyi düşünün. Sonunda sosyal dünyaları gittikçe küçülür. Artık sosyal etkinliklere gitmeyebilir ve hatta uzun süredir tanıdıkları insanlara açılmayı bırakabilirler.

Eğer bu yazıyı okuyorsanız, muhtemel bir şekilde anksiyete ile mücadele ediyorsunuzdur. Ancak yine de anksiyetenin sizin için bir sorun olup olmadığı veya ne kadar ciddi bir sorun olduğu konusunda sorularınız olabilir. Sorunun bir anksiyete ile mi yoksa zaman zaman yaşamda ortaya çıkan normal korkularla mı uğraştığınızı değerlendirmenin bazı genel yolları vardır.

Anksiyete, yakın çevrenizdeki risklere karşı anlık bir korkuya yanıt olarak ortaya çıktığında uyum sağlayıcıdır. Anksiyete, kronik bir gerginlik, endişe ve/veya kaçınma davranışı haline geldiğinde uyumsuzdur ve tüm bunlar hayatınızı ve işlevselliğinizi olumsuz etkiler.

Anksiyete Nedir?

Günümüzde ruhsal sağlığında problem olan ya da çevresindeki yakınlarının bu gibi durumlar içerişinde olduğuna tanıklık eden pek çok kişi “anksiyete nedir” sorusuna cevap aramaktadır. Anksiyete (kaygı) bozukluğu, kişinin gerek ruhsal, gerek zihinsel ve gerekse de fiziksel işlevlerine negatif yönde etki eden, süresi ve belirtileri içerisinde bulunulan durum ile birbirini tutmayan pek çok kaygı hali için ifade edilen tanım olarak bilinmektedir. Bu hastalığa özet bir tanımlama getirilmesi gerekirse; kişinin yaşamış olduğu kaygı, korku, sıkıntı ve gerilim gibi haller olarak tanımlamak mümkündür.

“Anksiyete nedir?” sorusuna yanıt alan kişiler, bu hastalığın neden ortaya çıktığını ve tedavilerini merak etmektedir. Bireylerde görülen anksiyete (kaygı) bozukluğu, genellikle aşırı stres altında kalma, yaşanılan ve etkili atlatılamayan büyük kazalar, uyku bozuklukları, sevilen insanların kaybı, ağır bir hastalıktan çıkma, yeme – içme bozuklukları, fiziksel ve duygusal şiddete maruz kalma, fiziksel ve ruhsal istismar yaşama, aşırı baskı altında kalma ve bunun gibi çeşitli nedenlerden dolayı meydana gelebilmektedir. Ayrıca kaygı bozukluğunun tıbbi nedenleri de mevcutken, bu nedenler; diyabet, kalp hastalıkları, troid ile alakalı problemler, hipertroid, astım, solunum yolu problemleri, madde bağımlılığı ya da yoksunluk, savaş / kaç mekanizmasında etkili olacak tümörler, kronik ağrılar ve huzursuz bağırsak sendromudur.

Anksiyete Nedir?

Anksiyete Nedir?

Anksiyete Belirtileri Nelerdir?

Kaygı belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterirken, bu belirtiler genellikle;

  • Sinirlilik,
  • Huzursuzluk,
  • Mutsuzluk,
  • Gergin hissetme,
  • Terleme,
  • Kalp atışlarının hızlanması,
  • Her an kötü bir şey olacak hissi,
  • Panik duygusu,
  • Nefes alış – verişlerin hız kazanması,
  • Hazımsızlık,
  • Mide problemleri,
  • Kaygının kontrol edilememesi,
  • Ellerde titreme,
  • Kişinin kendini güçsüz hissetmesi,
  • Uyku problemleri ve anksiyeteye sebep olduğu düşünülen hallerden kaçınma hissidir. Bu gibi anksiyete belirtilerinden bir ya da birkaçını taşıdığı düşünülen kişiler kaygı bozukluğu yaşamaktadır.

Randevual

Anksiyete için Hangi Doktora Başvurulmalı?

Kaygı bozukluğu için kişinin başvurması gereken doktor psikologdur. Kişinin kendini depresyonda hissetmesi, fazla kaygılı davranmaya başlayıp bu durumun iş, özel ve aile hayatını olumsuz yönde etkilediğini düşünmesi, alkol ya da madde kullanmaya başlaması, intihar ya da ölüm gibi düşüncelerin görülmesi gibi durumlarda bir uzmana görünmesi gerekmektedir. Aksi takdirde anksiyete (kaygı) bozuklukları, kişinin hayatında kötü sonuçlara neden olabilmektedir.

Anksiyete Bozuklu Tedavisi 

Sıkça Sorulan Sorular

Anksiyete (kaygı) bozukluğu, kişinin gerek ruhsal, gerek zihinsel ve gerekse de fiziksel işlevlerine negatif yönde etki eden, süresi ve belirtileri içerisinde bulunulan durum ile birbirini tutmayan pek çok kaygı hali için ifade edilen tanım olarak bilinmektedir.

Sinirlilik, Huzursuzluk, Mutsuzluk, Gergin hissetme, Terleme, Kalp atışlarının hızlanması, Her an kötü bir şey olacak hissi, Panik duygusu, Nefes alış – verişlerin hız kazanması, Hazımsızlık, Mide problemleri, Kaygının kontrol edilememesi, Ellerde titreme, Kişinin kendini güçsüz hissetmesi, Uyku problemleri

Anksiyete (kaygı) bozukluğu için kişinin başvurması gereken doktor psikologdur. Kişinin kendini depresyonda hissetmesi, fazla kaygılı davranmaya başlayıp bu durumun iş, özel ve aile hayatını olumsuz yönde etkilediğini düşünmesi, alkol ya da madde kullanmaya başlaması, intihar ya da ölüm gibi düşüncelerin görülmesi gibi durumlarda bir uzmana görünmesi gerekmektedir. Aksi takdirde anksiyete (kaygı) bozuklukları, kişinin hayatında kötü sonuçlara neden olabilmektedir.

author-avatar

Hakkında Uzman Psikolog Mehmet Cem Yiğit

Lisans eğitimini 2016 yılında İzmir Yaşar Üniversitesi’nde tamamlayan Uzman Psikolog Mehmet Cem Yiğit, yüksek lisans eğitimini 2016 – 2018 yılları arasında İstanbul Üsküdar Üniversitesi’nde tamamladı. Yüksek lisansını “Bireylerde Benlik Saygısı ve Cinsel Özyeterlilik İlişkisinde Bilişsel Çarpıtmaların Rolü” başlığıyla tamamlayan Uzman Psikolog Mehmet Cem Yiğit, Türk Psikologlar Derneği ve Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler Derneği üyesi olan Uzman Psikolog Mehmet Cem Yiğit, Samsun Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde, Samsun Özel Meva Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde, İstanbul Np Beyin, Üsküdar Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Birimi’nde görev aldı.

İlgili gönderiler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir