Anksiyete bozukluğu, toplum içerisinde en sık rastlanılan psikolojik rahatsızlıklardan biridir. Ansiyete bozukluğu yaşayan kişi, panik seviyelerinin artmış olduğu kriz durumlarında, kötü bir şey olacakmış gibi hissetmekte ve içerisinde olduğu durumun kendisi için tehlikeli olduğuna inanmaktadır. Bu rahatsızlık ile karşı karşıya olan bireylerde kaygı hissi oldukça kuvvetli olmakla beraber bu hissin hiç geçmeyeceği düşünülmekte, ancak iyi bir tedavi ile ortadan kaldırılabilmektedir. Anksiyete tedavisi genellikle terapi yöntemi işle gerçekleştirilmektedir.
Anksiyete (kaygı) bozukluğunun neden kaynaklandığı henüz tam anlamıyla bilinmemek ile beraber, travmaya neden olan olayların ve genetik açıdan yatkınlığın kaygı bozukluğuna neden olduğu tahmin edilmektedir.
Tıbbi olarak bakıldığında anksiyete bozukluğuna neden olarak gösterilebilecek olan etkenler arasında kalp rahatsızlıkları, diyabet, solunum yolu problemleri, astım, madde bağımlılığı ya da yoksunluk, tiroid sorunları, hipertiroid, kronik ağrılar ve huzursu bağırsak sendromunun yanı sıra savaş – kaç mekanizmasına etki edebilecek olan ve çok az sıklıkta görülen tümör çeşitleri yer almaktadır.
Anksiyete Bozukluğunda Görülenler:
Bireylerin yaşamış oldukları anksiyete bozukluğu belirtileri genel olarak;
- Gerginlik,
- Sinirlilik,
- Huzursuz hissetme,
- Devamlı kötü bir durum ile karşı karşıya kalacakmış gibi hissetme,
- Panik duygusu,
- Kalp atışlarındın hızlanması,
- Solunum problemleri,
- Nefes alış – verişlerin hızlanması,
- Ellerde titreme,
- Terleme,
- Kendini güçsüz ve zayıf hissetme,
- Uyumakta güçlük çekme,
- Odaklanma problemleri,
- Dikkati endişe oluşturacak olan düşüncelerden uzaklaştırabilme çabaları,
- Kaygıyı kontrol edememe,
- Anksiyeteye sebep olduğu düşünülen durumlardan uzaklaşma isteğidir.
Kişilerde görülen anksiyete (kaygı) bozukluğunun pek çok türü mevcuttur. Genel olarak toplumda en çok görülen anksiyete (kaygı) bozukluğu türleri ise; obsesif – kompülsif bozukluk, panik atak, travmatik stres bozukluğu, genel anksiyete bozuklukları, sosyal fobi, sosyal kaygı bozukluğu ve belli nesneye ya da duruma karşı ortaya çıkan fobi olarak belirtilmektedir.
Anksiyete tedavi edilmediği takdirde, kişinin yaşamında önemli ölçüde problemlere neden olabilmektedir. Bu gibi hastalıklar için psikoterapi ve antidepresan gibi tedavi yöntemleri uygulanırken, sıklıkla tercih edilen tedavi yöntemi ise psikoterapidir. Bu gibi durumlarda kişinin alanında psikolog ya da psikoterapi uzmanından destek alması gerekmektedir.
Anksiyete Bozukluğu Genetik Midir? Geçici Midir?
Günümüzde bu rahatsızlığa oldukça sık rastlanılmasından dolayı pek çok kesim tarafından anksiyete bozukluğu genetik mi diye merak edilmektedir. Konu ile alakalı olarak yapılan araştırmalara göre, anksiyete (kaygı) bozuklukları hem genetik, hem de çevresel faktörlere dayanmaktadır. Araştırmacılar ağırlıklı olarak erken yaşta yaşanan travmatik olayların, kişilerin korku mekanizmasında hassasiyete yol açarak stres tetikleyicileri için oldukça duyarlı bir hale gelmesine sebep olduğunu ifade etmektedir.
Diğer adı ile kaygı bozukluğu olarak bilinen bu rahatsız, hemen hemen pek çok psikolojik rahatsızlıkta olduğu üzere iyi bir tedavi ile atlatılabilmektedir. Yani anksiyete bozukluğu geçici bir rahatsızlıktır. Ancak bu rahatsızlığın kendisini çok daha üst seviyelere taşımasına müsaade etmeden bireyin uzman bir terapistten destek alması gerekmektedir. Bunun ile beraber gerekli görüldüğü hallerde ilaç tedavisine de başlanılabilmektedir.